🧭 Enflasyonun Görünmeyen Yüzü: Türkiye’de Ticari Ahlak Erozyonu ve Avrupa İle Karşılaştırmalı Bir Değerlendirme

🧭 Enflasyonun Görünmeyen Yüzü: Türkiye’de Ticari Ahlak Erozyonu ve Avrupa İle Karşılaştırmalı Bir Değerlendirme

✍️ Yazar: Y&Y

📌 Özet
Bu çalışma, Türkiye’deki yüksek enflasyonun yalnızca makroekonomik dinamiklerle açıklanamayacağını, mikro düzeydeki etik erozyonun da bu sürece önemli ölçüde katkı sunduğunu ileri sürmektedir. Yerel denetim verileri, tüketici davranışları ve Avrupa ülkeleriyle yapılan karşılaştırmalar çerçevesinde, ticari ahlakın fiyat istikrarındaki belirleyici rolü analiz edilmiştir.

🔑 Anahtar Kelimeler: Enflasyon, Ticaret Ahlakı, Psikolojik Enflasyon, Avrupa, Etik Ekonomi, Stokçuluk, Fiyat Manipülasyonu


🔍 1. Giriş

Türkiye, son yıllarda adeta kronikleşmiş bir enflasyonla mücadele etmektedir. Her yeni ay, raflardaki etiketlerde yeni bir zam, her zam ise halkın geçim yükünde yeni bir artış anlamına gelmektedir. Kamuoyunda ve ekonomik çevrelerde enflasyon çoğunlukla faiz oranları, döviz kuru, bütçe açığı ve dış ticaret dengesi gibi makroekonomik göstergelerle açıklanmaya çalışılsa da, bu çerçeve eksiktir. Bu çalışma, Türkiye’de fiyat oluşumlarında etkili olan ahlaki dinamikleri merkeze alarak, ticari aktörlerin davranış kalıplarının enflasyon üzerindeki etkisini sorgulamaktadır.


⚖️ 2. Tüccarın Vicdanı: Ticari Ahlakın Mikroekonomik Rolü

Türkiye’de ticaretle uğraşan kesimlerde yaygınlaşan stokçuluk, etiket manipülasyonu ve « zam gelmeden zam yapma » alışkanlığı, yalnızca bireysel kazancı artırmakla kalmamakta; piyasa dengesini bozarak kolektif zarara neden olmaktadır. Bu davranış kalıpları, ekonomik kriz dönemlerinde daha da görünür hâle gelmekte, « fırsatçılık » etiketiyle kamuoyunda tepki çekmektedir.

📈 Fiyatlar maliyet artışı olmadan değiştiğinde tüketici, gelecekteki fiyat artışlarından endişe ederek ihtiyacından fazlasını almaya yönelir. Bu da yapay bir talep yaratır ve zincirleme şekilde fiyatları tekrar yukarı çeker. Buna literatürde « psikolojik enflasyon » adı verilmektedir. Bu tür fiyat dalgalanmaları, sadece ekonomik değil, ahlaki bir soruna işaret eder.


🧾 3. Yerel Vakalarla Somut Kanıtlar

🛒 a) Denetimler ve İdari Yaptırımlar

Afyonkarahisar Ticaret İl Müdürlüğü 2024 yılında yaptığı denetimlerde 396 işletmede toplam 6.946 ürünü kontrol etmiş, 304 ürüne toplam 666.812 TL para cezası uygulamıştır (Afyon Türkeli, 2024). Benzer denetimler İstanbul, İzmir ve Antalya gibi şehirlerde de yürütülmüş; raf ve kasa fiyatlarının uyuşmadığı marketler tespit edilmiştir.

🛢️ b) Stokçuluk Örnekleri

2022 yılında ayçiçek yağına dair panik havası, bazı zincir marketlerde depolarda mal bekletilmesiyle ilişkilendirilmiştir. Belediyeler bu tür uygulamalara müdahale etmiş ve idari yaptırımlar uygulamıştır (AA, 2022).

📱 c) Sosyal Tepki ve Dijital Denetim

2023’te asgari ücret artışı öncesi zincir marketlerde etiketlerin günde birden fazla değiştirilmesi, sosyal medyada yoğun tepki görmüş, bu uygulamalar “etik dışı fiyat manipülasyonu” olarak değerlendirilmiştir (10Haber, 2023).

📞 d) Tüketici Şikâyetleri ve Bakanlık Müdahalesi

Ticaret Bakanlığı, 2025 yılının ilk beş ayında haksız fiyat artışı, stokçuluk ve etiket ihlalleri gerekçesiyle toplam 1,225 milyar TL tutarında idari para cezası uygulamıştır (DHA, 2025).


🌍 4. Avrupa’da Etik Ekonominin Başarısı

Transparency International’ın 2024 Yolsuzluk Algı Endeksi’ne göre Danimarka 90 puanla dünyanın en dürüst ülkesi konumundadır. Norveç (81) ve İsveç (80) gibi diğer İskandinav ülkeleri de bu alanda üst sıralardadır (TI, 2024).

📊 Bu ülkelerde kamuya ve özel sektöre duyulan güven yüksek; fiyatlar ise sadece maliyet değil, aynı zamanda toplumsal sorumluluk anlayışıyla belirlenmektedir. Eurostat’ın 2025 Haziran verilerine göre:

  • 🇩🇰 Danimarka’da enflasyon oranı %1,4
  • 🇫🇷 Fransa’da ise %0,8

Bu ülkelerde ticaret “kâr her şeydir” anlayışıyla değil, “güven itibarın temelidir” ilkesiyle yürütülmektedir.


🛠️ 5. Türkiye’de Ahlaki Eksende Yeniden İnşa Gereği

🇹🇷 Türkiye’nin geleneksel ticaret kültürü yüksek etik ilkelere dayansa da (“Ölçüde, tartıda dürüst olmak”, “Komşunun rızkına göz dikmemek”, “Helal kazanç için çalışmak”), günümüzde bu değerlerin yerini kısa vadeli çıkarcılık almıştır.

⚙️ Sadece yasal yaptırımlarla değil; meslek odalarının, sivil toplumun ve tüketici bilincinin de bu süreçte aktif rol alması gerekmektedir. Eğitimler, medya kampanyaları ve gönüllü etik denetim ağları bu dönüşümde kilit rol oynayabilir.


🧩 6. Sonuç

📌 Türkiye’deki enflasyon sorunu, yalnızca iktisadi değil, aynı zamanda etik bir meseledir. Avrupa örnekleri, fiyat istikrarının yalnızca merkez bankalarıyla değil, toplumsal sorumluluk taşıyan bir ticaret anlayışıyla mümkün olduğunu göstermektedir. Türkiye’nin çözüm yolunda atması gereken ilk adım, fiyatın değil ahlakın serbest piyasasını kurmaktır.


📚 Kaynakça (APA 7)

Anadolu Ajansı. (2022, 8 Mart). Marketlerde ayçiçek yağı stokçuluğu ile fahiş fiyat denetimleri yapılıyor. https://www.aa.com.tr/tr/gundem/marketlerde-aycicegi-yagi-stokculugu-ile-fahis-fiyat-denetimleri-yapiliyor/2527367

Afyon Türkeli Gazetesi. (2024, Temmuz 26). Haksız fiyat, stokçuluk ve fiyat etiketi denetimleri sürüyor. https://www.afyonturkeligazetesi.com/haksiz-fiyat-stokculuk-ve-fiyat-etiketi-denetimleri-suruyor/74034/

DHA. (2025, Haziran). Ticaret Bakanlığı stokçuluk ve fahiş fiyat cezaları veriyor. https://www.dha.com.tr/haberleri/stokculuk

Eurostat. (2025, Haziran). Inflation rates in EU countries. https://ec.europa.eu/eurostat/

Transparency International. (2024). Corruption Perceptions Index 2024. https://www.transparency.org/en/cpi/2024

10Haber. (2023, Ocak). Marketlerde etiket manipülasyonu sosyal medyada tepki çekti. https://10haber.net/ekonomi/marketler-etiketlerini-hizla-degistirince-sosyal-medyadan-tepki-yagdi-328424/

 

🧩 Kurumsal Yozlaşma ve Toplumsal Ahlak Erozyonu: Türkiye’de Yolsuzluğun Yukarıdan Aşağıya Yayılım Dinamiği (2002–2025)

🧩 Başlık: Kurumsal Yozlaşma ve Toplumsal Ahlak Erozyonu: Türkiye’de Yolsuzluğun Yukarıdan Aşağıya Yayılım Dinamiği (2002–2025)

📝 Özet: Bu makale, 2002 yılından itibaren Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) öncülüğünde şekillenen Türkiye siyasetinde yolsuzluk algısındaki bozulmayı, veriler, endeksler ve toplumsal davranış kalıpları üzerinden incelemektedir. Yolsuzluk, yalnızca hukuki bir sapma değil; kurumsal bir yayılma stratejisi ve siyasi iktidarın konsolidasyon aracı olarak değerlendirilmektedir. Makale, Transparency International verileri başta olmak üzere birçok uluslararası endeksin yıllara göre analizine dayanarak, AKP ve diğer siyasi aktörlerin bu yozlaşmadaki rollerini tartışmaktadır.

📌 1. Giriş « Balık baştan kokar » gibi halk deyişleri, toplumda yozlaşmanın yukarıdan aşağıya doğru işlediği gerçeğine işaret eder. Tepeden gelen çürüme, kökü de kurutur. Türkiye’de son yirmi yılda kamu ahlakı, şeffaflık, liyakat gibi ilkeler, siyasi iktidar eliyle aşındırılmış; yolsuzluk, sadece bireysel sapma olmaktan çıkıp sistemsel bir yapıya dönüşmüştür.

📊 2. Yolsuzluk Endeksleriyle Türkiye’nin Performansı Transparency International’ın Yolsuzluk Algı Endeksi (CPI), Türkiye’nin bu alandaki düşüşünü göstermektedir:

  • 2002: Skor 45 / Sıralama 64 (102 ülke)
  • 2013: Skor 50 / Sıralama 53 (177 ülke)
  • 2023: Skor 36 / Sıralama 115 (180 ülke)

Bu düşüş, 17–25 Aralık 2013 operasyonlarından sonra hızlanmış; medya üzerindeki baskı, yargının tarafsız olmaktan çıkması ve kamu ihale sisteminin şeffaflıktan uzaklaşması gibi nedenlerle yolsuzluk kurumsallaşmıştır.

🏛️ 3. AKP Dönemi: Siyasetin Araçsallaşması ve Yolsuzluk AKP iktidarı altında yolsuzluk, sadece bir yönetim sorunu değil, aynı zamanda siyasi meşruiyetin korunması için kullanılan bir araç haline gelmiştir. Kamu kaynaklarının özelleştirme, TOKİ projeleri, belediye ihaleleri ve vakıflar üzerinden iktidar yanlısı çevrelere aktarılması, yapısal bir sorun olarak belirginleşmiştir.

AKP iktidarının ilk yıllarında yaşanan yolsuzluk vakalarının büyük bir kısmı, o dönemde devletin pek çok kilit kurumuna yerleşmiş olan Gülen yapılanmasının (FETÖ) etkisiyle soruşturulmamış, kamuoyundan gizlenmiş ya da etkisizleştirilmiştir. FETÖ’nün emniyet, yargı ve istihbarat bürokrasisi üzerindeki hâkimiyeti sayesinde, pek çok yolsuzluk dosyası ya hiç açılmamış ya da delil yetersizliği gibi gerekçelerle örtbas edilmiştir. Bu yapı, 2013 yılına kadar AKP ile stratejik bir ortaklık ilişkisi yürütmüş; yolsuzlukların üstünün örtülmesinde ve kamuoyunun manipülasyonunda işlevsel bir rol oynamıştır. Özellikle emniyet teşkilatı içindeki FETÖ kadroları, yalnızca muhaliflere yönelik soruşturmaları etkinleştirirken, AKP’ye yakın yapıları koruma refleksi göstermiştir. Dolayısıyla 2013 sonrası ortaya saçılan birçok yolsuzluk dosyası, aslında öncesine dayanan bir birikimin dışavurumudur.

🔎 AKP dönemine damga vuran bazı önemli yolsuzluk örnekleri:

  • 📆 17–25 Aralık 2013 Soruşturmaları: Dönemin dört bakanının adının karıştığı, Reza Zarrab bağlantılı büyük çaplı rüşvet ve kara para aklama iddiaları, yargı süreci başlamadan siyasi müdahalelerle kapatılmıştır.
  • 💰 Man Adası Belgeleri: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakın çevresinin Man Adası’na milyonlarca dolar transfer ettiğine dair belgeler kamuoyuyla paylaşılmış, ancak etkin bir soruşturma yürütülmemiştir.
  • 🏗️ Belediye Kaynaklı İhaleler: Özellikle İstanbul ve Ankara belediyelerinde yıllarca aynı şirketlere verilen milyarlık ihaleler, kamu kaynaklarının partizanca dağıtıldığına dair örneklerdir.
  • 📜 Kamu İhale Kanunu’nun 200’den fazla kez değiştirilmesi: Şeffaf rekabetin ortadan kaldırıldığı, ihale dışı usullerin olağanlaştırıldığı bu değişiklikler, yolsuzluğun yapısal zemininin güçlendirilmesine hizmet etmiştir.

Bu örnekler, yolsuzluğun münferit bir ahlaki sapma değil; kurumsal bir tercih olarak sistemin içine yerleştiğini göstermektedir.

🧠 4. Toplumsal Etki: Yolsuzluğun Normaleşmesi Toplumun alt katmanlarında « torpilsiz kazanılmaz », « adamın varsa her şey olur » gibi söylemler yaygınlaşmış; yolsuzluk ahlaki bir sorun olmaktan çıkmış, gündelik hayatın meşru parçası haline gelmiştir. Bu durum, siyasetin ötesinde sosyal dokuyu zedeleyen bir yozlaşmadır. Tepeden gelen çürüme, kökü de kurutur.

⚖️ 5. Diğer Partilerin Rolü ve Muhalefetin Etkisizliği Ana muhalefet partileri, AKP’nin yolsuzluk dosyalarını zaman zaman gündeme getirmiş olsa da, yapısal ve sürekli bir « temiz siyaset » perspektifi geliştirememiştir. Siyasal hesap verebilirliğin önünde hem kurumsal engeller, hem de muhalefetin stratejik eksiklikleri bulunmaktadır.

🔚 6. Sonuç ve Çözümler Türkiye’deki yolsuzluk sorunu, ancak kurumsal reformlar, şeffaflık mekanizmalarının işletilmesi ve siyasal etik kurallarının hukukla desteklenmesiyle aşılabilir. Aksi halde yozlaşma, sadece yönetimi değil, toplumun moral yapısını da çökertecektir.

📚 Kaynakça:

  • Transparency International (2002–2024) Yolsuzluk Algı Endeksi Raporları
  • OECD Public Integrity Reports (2020)
  • Diken, Bianet, T24 arşivleri (yolsuzluk dosyaları)
  • Sayıştay Raporları (seçilen yıllarda kamusal denetim eksiklikleri)
  • Aytaç, S. E. (2018). « Corruption and Trust in Government: The Case of Turkey ». Government and Opposition.
  • Heper, M. & Berkman, A. (2009). « The Turkish Bureaucracy and the AKP Rule: Reform or Resilience? » Middle Eastern Studies.
  • TBMM Tutanakları ve Araştırma Komisyonları (2013–2018 dönemi)
  • Uluslararası Basın: BBC Türkçe, DW Türkçe, The Guardian (ilgili yolsuzluk haber arşivleri)

Yazan Y&Y

Hi, How Can We Help You?

Product Enquiry