İslam’da Kadın Meselesi: İlahi Mesaj mı, Arap Kültürünün Gölgesi mi?

Giriş

İslam’ın ortaya çıkışı, Arap Yarımadası’nda kadının toplumsal konumunun son derece düşük olduğu bir döneme denk gelmiştir. Cahiliye Arap toplumunda kadına miras hakkı tanınmaz, çoğu zaman bir mal gibi alınıp satılır, kız çocukları ise diri diri gömülürdü. Kur’an’ın indiği bu ortamda Hz. Muhammed’in mesajı, kadına hak ve değer kazandıran devrim niteliğinde bir dönüşüm başlatmıştır.

Buna rağmen günümüzde bazı Müslüman toplumlarda kadının erkeğin gerisine itilmesi, çoğunlukla İslam’ın özünden değil, İslam’a sonradan monte edilen Arap kültürel kalıntılarından kaynaklanmaktadır. Bu çalışmada, Hz. Muhammed’in kadınlara yönelik yaklaşımı ile Cahiliye Arap kültürü karşılaştırılacak; aynı zamanda İslam öncesi Türk kültüründe kadının yeri incelenerek Türklerin İslam’a geçtikten sonra bile kadın-erkek dengisini nasıl korudukları ortaya konacaktır.


I. İslam Öncesi Arap Kültüründe Kadın

Arap yarımadasında İslam öncesi döneme « Cahiliye » adı verilir. Bu dönemde:

  • Kız çocuklarının diri diri gömülmesi yaygındı: “Diri diri toprağa gömülen kıza, hangi suçtan dolayı öldürüldüğü sorulduğunda…” (Tekvîr, 81/8-9).
  • Kadın miras hakkına sahip değildi.
  • Evlilik çoğunlukla kadınların rızası gözetilmeden, alışveriş gibi yürütülürdü.

Toplumsal ve siyasal alanda kadın yok denecek kadar görünmezdi. Bu nedenle İslam’ın getirdiği düzenlemeler, dönemin Arap toplumu için köklü bir değişim anlamına geliyordu.


II. Hz. Muhammed’in Kadınlara Yönelik Mesajı

Kur’an’da Kadının Yeri

  • “Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkek ve kadın üreten Rabbinize karşı gelmekten sakının.” (Nisâ, 4/1)
    → Kadın ve erkeğin aynı kaynaktan yaratıldığına vurgu yapılır.
  • “Erkeklere de anne-baba ve yakınların bıraktıklarından pay vardır; kadınlara da anne-baba ve yakınların bıraktıklarından pay vardır.” (Nisâ, 4/7)
    → Kadına miras hakkı tanınarak Cahiliye uygulamasına son verilmiştir.

Hadislerde Kadına Verilen Değer

  • “Kadınlar konusunda Allah’tan korkun; çünkü siz onları Allah’ın emaneti olarak aldınız.” (Buhârî, Nikâh, 80)
  • “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım.” (Tirmizî, Menâkıb, 63)
  • “Cennet, annelerin ayakları altındadır.” (Nesâî, Cihâd, 6)

Hz. Peygamber’in Uygulamaları

  • Hudeybiye Antlaşması sırasında sahabenin tereddüt ettiği anda, Peygamber, eşi Ümmü Seleme’ye danışarak onun tavsiyesi doğrultusunda hareket etmişti.
  • Kadın sahabeler, ilim meclislerinde yer almış, hadis rivayet etmiş ve savaşlara katılmışlardır (ör. Ümmü Umâre, Uhud Savaşı’nda bizzat savaşmıştır).

Aslında Hz. Muhammed’in kadınlara dair ortaya koyduğu yaklaşım, Türk kültüründe asırlardır var olan kadın-erkek dengesini ve kadına verilen değeri de andırmaktadır. Bozkır kültüründe hatun, devlet işlerinde kağanın yanında yer alırken; Peygamber de eşlerini istişareye dahil etmiş, kadınların toplumsal hayatta aktif olmasına önem vermiştir. Bu durum, İslam’ın özünde Türklerin tarihsel kültürüyle örtüşen bir eşitlik anlayışının bulunduğunu göstermektedir.

→ Görülüyor ki Hz. Muhammed’in söyleminde kadının değersiz kılınması değil, bilakis yüceltilmesi vardır.


III. Arap Kültürünün İslam’a Monte Edilmesi

Hz. Peygamber’den sonraki yüzyıllarda, özellikle Emevî ve Abbâsî dönemlerinde, Arap örfü yeniden dinin yorumuna sızmaya başlamıştır. Kadının toplumdan izole edilmesi, haremlik-selamlık uygulamaları, mirasın pratikte erkekler lehine yorumlanması gibi hususlar kültürel öğelerin dine baskın çıkmasının sonucudur.

Bu noktada sorun İslam’ın mesajı değil, Arap kültürünün yorumlara egemen olmasıdır. Bu durum, İslam dünyasında kadının haklarının kısıtlanmasına sebep olmuş ve İslam’a haksız yere olumsuz bir imaj yüklemiştir.


IV. İslam Öncesi Türk Kültüründe Kadın

Türklerde bozkır kültürü, kadına eşitlikçi bir konum sağlamıştı.

  • Siyasi yaşamda kadın: Kağanın eşi “Hatun” devlet yönetiminde söz sahibiydi. Kurultaylarda kağanın yanında yer alır, elçileri kabul ederdi.
  • Orhun Yazıtları’nda: Bilge Kağan, annesini özellikle zikreder: “Türk Bilge Kağan, İlteriş Kağan’ın oğlu, İlbilge Hatun’un torunu…” (Kül Tigin Yazıtı).
  • Ünlü kadınlar:
    • Tomris Hatun (M.Ö. 6. yüzyıl) – Pers kralı Kiros’u mağlup ederek tarih sahnesinde yer almış ilk Türk kadın hükümdar.
    • İlbilge Hatun – Bilge Kağan’ın eşi, Uygur siyasetinde etkili bir figür.
    • Banu Çiçek – Dede Korkut Hikâyeleri’nde cesur, savaşçı kadın tipinin sembolü.

→ Türk kadını, siyasette, savaşta ve ailede erkeğin eşiti konumundaydı.


V. Türkler İslam’ı Benimsedikten Sonra Kadının Konumu

Türkler İslam’a girdikten sonra, kadına verdikleri değeri büyük ölçüde korudular.

  • Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde valide sultanlar, devlet yönetiminde doğrudan etkili oldular (Kösem Sultan, Hürrem Sultan).
  • Kadın, hem eğitim hem kültür hem de sosyal hayatta görünür oldu.
  • Cumhuriyet döneminde kadın haklarının hızla gelişmesinde bu tarihsel-kültürel zemin önemli bir rol oynadı.

VI. Karşılaştırmalı Analiz

  • Arap Kültürü (İslam öncesi ve sonrası etkiler): Kadın pasif, mirastan yoksun, siyasi hayatta görünmez.
  • İslam’ın Öz Mesajı: Kadın-erkek eşitliğini vurgulayan, miras, eğitim ve aile içinde haklar tanıyan bir yaklaşım.
  • Türk Kültürü: Kadını siyasi ve sosyal yaşamın merkezine yerleştiren eşitlikçi bir gelenek.

→ Sonuç: Kadının İslam’daki konumunu gerileten faktör, dinin özünden değil, Arap kültürünün dine monte edilmesinden kaynaklanmaktadır. Türkler ise kendi eşitlikçi kültürleri sayesinde İslam’ı kadın açısından daha sağlıklı bir şekilde yorumlamışlardır.


Sonuç

İslam’da kadının erkeğin gerisine itilmesi, İslam’ın öz mesajına değil, Arap kültürünün dinin yorumuna sızmasına dayanmaktadır. Hz. Muhammed’in söylemleri ve uygulamaları, kadınlara değer veren ve onları erkeğin eşiti kabul eden bir çizgiye işaret eder. Buna karşın Türk kültüründe kadının tarih boyunca sahip olduğu güçlü konum, İslam’a geçişten sonra da büyük ölçüde korunmuş, Arap kültürünün kadın algısıyla uyuşmamıştır.

Dolayısıyla, bugün kadın hakları konusunda İslam’a yöneltilen eleştirilerin önemli bir kısmı, İslam’ın kendisine değil, Arap kültürel kalıntılarının dine monte edilmesine yöneltilmelidir.


Kaynaklar

  • Kur’an-ı Kerim, Nisâ Suresi, 4/1, 4/7; Tekvîr Suresi, 81/8-9.
  • Buhârî, Sahîh, Nikâh, 80.
  • Tirmizî, Sünen, Menâkıb, 63.
  • Nesâî, Sünen, Cihâd, 6.
  • Orhun Yazıtları, Kül Tigin ve Bilge Kağan Kitabeleri.
  • Barthold, V. V. Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler.
  • Köprülü, M. Fuad. Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar.

Discover more from Ypsilon Computers

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Hi, How Can We Help You?

Product Enquiry

Discover more from Ypsilon Computers

Subscribe now to keep reading and get access to the full archive.

Continue reading