🧩 Başlık: Kurumsal Yozlaşma ve Toplumsal Ahlak Erozyonu: Türkiye’de Yolsuzluğun Yukarıdan Aşağıya Yayılım Dinamiği (2002–2025)
📝 Özet: Bu makale, 2002 yılından itibaren Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) öncülüğünde şekillenen Türkiye siyasetinde yolsuzluk algısındaki bozulmayı, veriler, endeksler ve toplumsal davranış kalıpları üzerinden incelemektedir. Yolsuzluk, yalnızca hukuki bir sapma değil; kurumsal bir yayılma stratejisi ve siyasi iktidarın konsolidasyon aracı olarak değerlendirilmektedir. Makale, Transparency International verileri başta olmak üzere birçok uluslararası endeksin yıllara göre analizine dayanarak, AKP ve diğer siyasi aktörlerin bu yozlaşmadaki rollerini tartışmaktadır.
📌 1. Giriş « Balık baştan kokar » gibi halk deyişleri, toplumda yozlaşmanın yukarıdan aşağıya doğru işlediği gerçeğine işaret eder. Tepeden gelen çürüme, kökü de kurutur. Türkiye’de son yirmi yılda kamu ahlakı, şeffaflık, liyakat gibi ilkeler, siyasi iktidar eliyle aşındırılmış; yolsuzluk, sadece bireysel sapma olmaktan çıkıp sistemsel bir yapıya dönüşmüştür.
📊 2. Yolsuzluk Endeksleriyle Türkiye’nin Performansı Transparency International’ın Yolsuzluk Algı Endeksi (CPI), Türkiye’nin bu alandaki düşüşünü göstermektedir:
- 2002: Skor 45 / Sıralama 64 (102 ülke)
- 2013: Skor 50 / Sıralama 53 (177 ülke)
- 2023: Skor 36 / Sıralama 115 (180 ülke)
Bu düşüş, 17–25 Aralık 2013 operasyonlarından sonra hızlanmış; medya üzerindeki baskı, yargının tarafsız olmaktan çıkması ve kamu ihale sisteminin şeffaflıktan uzaklaşması gibi nedenlerle yolsuzluk kurumsallaşmıştır.
🏛️ 3. AKP Dönemi: Siyasetin Araçsallaşması ve Yolsuzluk AKP iktidarı altında yolsuzluk, sadece bir yönetim sorunu değil, aynı zamanda siyasi meşruiyetin korunması için kullanılan bir araç haline gelmiştir. Kamu kaynaklarının özelleştirme, TOKİ projeleri, belediye ihaleleri ve vakıflar üzerinden iktidar yanlısı çevrelere aktarılması, yapısal bir sorun olarak belirginleşmiştir.
AKP iktidarının ilk yıllarında yaşanan yolsuzluk vakalarının büyük bir kısmı, o dönemde devletin pek çok kilit kurumuna yerleşmiş olan Gülen yapılanmasının (FETÖ) etkisiyle soruşturulmamış, kamuoyundan gizlenmiş ya da etkisizleştirilmiştir. FETÖ’nün emniyet, yargı ve istihbarat bürokrasisi üzerindeki hâkimiyeti sayesinde, pek çok yolsuzluk dosyası ya hiç açılmamış ya da delil yetersizliği gibi gerekçelerle örtbas edilmiştir. Bu yapı, 2013 yılına kadar AKP ile stratejik bir ortaklık ilişkisi yürütmüş; yolsuzlukların üstünün örtülmesinde ve kamuoyunun manipülasyonunda işlevsel bir rol oynamıştır. Özellikle emniyet teşkilatı içindeki FETÖ kadroları, yalnızca muhaliflere yönelik soruşturmaları etkinleştirirken, AKP’ye yakın yapıları koruma refleksi göstermiştir. Dolayısıyla 2013 sonrası ortaya saçılan birçok yolsuzluk dosyası, aslında öncesine dayanan bir birikimin dışavurumudur.
🔎 AKP dönemine damga vuran bazı önemli yolsuzluk örnekleri:
- 📆 17–25 Aralık 2013 Soruşturmaları: Dönemin dört bakanının adının karıştığı, Reza Zarrab bağlantılı büyük çaplı rüşvet ve kara para aklama iddiaları, yargı süreci başlamadan siyasi müdahalelerle kapatılmıştır.
- 💰 Man Adası Belgeleri: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakın çevresinin Man Adası’na milyonlarca dolar transfer ettiğine dair belgeler kamuoyuyla paylaşılmış, ancak etkin bir soruşturma yürütülmemiştir.
- 🏗️ Belediye Kaynaklı İhaleler: Özellikle İstanbul ve Ankara belediyelerinde yıllarca aynı şirketlere verilen milyarlık ihaleler, kamu kaynaklarının partizanca dağıtıldığına dair örneklerdir.
- 📜 Kamu İhale Kanunu’nun 200’den fazla kez değiştirilmesi: Şeffaf rekabetin ortadan kaldırıldığı, ihale dışı usullerin olağanlaştırıldığı bu değişiklikler, yolsuzluğun yapısal zemininin güçlendirilmesine hizmet etmiştir.
Bu örnekler, yolsuzluğun münferit bir ahlaki sapma değil; kurumsal bir tercih olarak sistemin içine yerleştiğini göstermektedir.
🧠 4. Toplumsal Etki: Yolsuzluğun Normaleşmesi Toplumun alt katmanlarında « torpilsiz kazanılmaz », « adamın varsa her şey olur » gibi söylemler yaygınlaşmış; yolsuzluk ahlaki bir sorun olmaktan çıkmış, gündelik hayatın meşru parçası haline gelmiştir. Bu durum, siyasetin ötesinde sosyal dokuyu zedeleyen bir yozlaşmadır. Tepeden gelen çürüme, kökü de kurutur.
⚖️ 5. Diğer Partilerin Rolü ve Muhalefetin Etkisizliği Ana muhalefet partileri, AKP’nin yolsuzluk dosyalarını zaman zaman gündeme getirmiş olsa da, yapısal ve sürekli bir « temiz siyaset » perspektifi geliştirememiştir. Siyasal hesap verebilirliğin önünde hem kurumsal engeller, hem de muhalefetin stratejik eksiklikleri bulunmaktadır.
🔚 6. Sonuç ve Çözümler Türkiye’deki yolsuzluk sorunu, ancak kurumsal reformlar, şeffaflık mekanizmalarının işletilmesi ve siyasal etik kurallarının hukukla desteklenmesiyle aşılabilir. Aksi halde yozlaşma, sadece yönetimi değil, toplumun moral yapısını da çökertecektir.
📚 Kaynakça:
- Transparency International (2002–2024) Yolsuzluk Algı Endeksi Raporları
- OECD Public Integrity Reports (2020)
- Diken, Bianet, T24 arşivleri (yolsuzluk dosyaları)
- Sayıştay Raporları (seçilen yıllarda kamusal denetim eksiklikleri)
- Aytaç, S. E. (2018). « Corruption and Trust in Government: The Case of Turkey ». Government and Opposition.
- Heper, M. & Berkman, A. (2009). « The Turkish Bureaucracy and the AKP Rule: Reform or Resilience? » Middle Eastern Studies.
- TBMM Tutanakları ve Araştırma Komisyonları (2013–2018 dönemi)
- Uluslararası Basın: BBC Türkçe, DW Türkçe, The Guardian (ilgili yolsuzluk haber arşivleri)
Yazan Y&Y